Air Liquide Türkiye’den 28 Nisan Dünya İSG Günü Özel Röportaj

27/04/2025 • 5 min

safetyfirst2

Her yıl 28 Nisan'da kutlanan Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Günü, iş yerlerinde güvenli ve sağlıklı çalışma ortamlarının önemine dikkat çekiyor. Air Liquide Türkiye olarak, çalışanlarımızın, tedarikçilerimizin ve müşterilerimizin sağlığını ve güvenliğini her zaman önceliğimiz olarak görüyoruz. Bu özel gün vesilesiyle, SEÇK Direktörü Arın Bingöl ile gerçekleştirdiğimiz röportajda Air Liquide’in iş sağlığı ve güvenliği kültürüne, sahadaki uygulamalara, teknolojik dönüşümlere ve geleceğe yönelik vizyonumuza ışık tuttuk. 

Kısaca sizi tanıyabilir miyiz? Air Liquide’deki görevinizden ve sorumluluk alanlarınızdan bahseder misiniz?

Yaklaşık 25 yıldır iş hayatındayım. Kariyerime otomotiv sektöründe kalite uzmanı olarak başladım, ardından uluslararası bir sertifikasyon şirketinde iş planlamaları ve saha denetimleri gerçekleştirdim. Bu süreçte iş sağlığı ve güvenliği (İSG) alanındaki farkındalığım oluştu. 13 yıldır Air Liquide’de çalışıyorum. İlk yıllarda endüstriyel yönetim sistemi yöneticiliği yaptım, son beş yıldır SEÇK (Sağlık, Emniyet, Çevre, Kalite) ve Risk Yönetimi Direktörü olarak yönetim sistemleri, iş sağlığı ve güvenliği ve proses güvenliği alanlarında ekiplerimize liderlik ediyorum.

İş sağlığı ve güvenliği bir şirket için neden önemlidir?

İş sağlığı ve güvenliği bir şirket için elbette önemli ama öncelikle tüm insanlar, tüm canlılar için sağlıklı ve güvende olma hali vazgeçilemeyecek bir ihtiyaç. Güvenli bir işyerinde çalışmanın ötesinde güvenli bir ortamda yaşamak herkesin hakkı, öncelikli hedefi ve dileği. İş ortamında ise kendini sağlıklı, emniyetli hisseden insan duygusal olarak rahat eder ve bunu iş sonuçlarına da pozitif olarak yansıtır. Elbette işin içsel boyutu da göz ardı edilemez. Hiçbir yönetici, bir çalışanının başına kötü bir şey gelmesini ve bunun sorumluluğunu taşımayı istemez. Dolayısıyla, iş sağlığı ve güvenliği hem insani hem de kurumsal açıdan vazgeçilmez bir önceliktir.

Air Liquide’in genel iş sağlığı ve güvenliği kültürü hakkında neler söyleyebilirsiniz? Şirketinizin temel değerleri ve prensipleri nelerdir? Çalışanların bilinci ve bu kültüre uyumu ne düzeyde?

‘Safety First’ mottosu neredeyse tüm şirketlerde kullanılır. Air Liquide’de bu mottonun içini tam anlamıyla dolduruyor. Global düzeyde ciddi sağlık ve emniyet prosedürlerimiz bulunuyor ve bu kurallar kâğıt üzerinde kalmayıp günlük uygulamalara yansıyor. Üst yönetimden sahaya kadar herkes, insan sağlığının iş sonuçlarından önce geldiğine inanıyor. Neredeyse her toplantımızı bir emniyet mesajıyla başlatarak bu bilinci sürekli canlı tutuyoruz.
Air Liquide gerçekten bu işin farkında ve çalışanlarını en üst seviyede koruma eğiliminde olan bir şirket. Sadece çalışanlar olarak da sınırlamamak lazım; bu işin içinde olan herkesin katkı sağlaması gereken bir kültür. Biz hem çalışanlarımız hem müşterilerimiz hem de tedarikçilerimizin içinde bulunduğu çemberin çok emniyetli olmasını istiyoruz. Çalışanlarımızın bu kültüre katılımı iyi düzeyde; ancak emniyet konusunda hiçbir zaman "mükemmeliz" dememeli, sürekli gelişim için çaba göstermeliyiz.

İSG alanında hangi ekiplerle çalışıyorsunuz?

İş sağlığı ve güvenliği, Air Liquide’de güçlü bir ekip tarafından yönetiliyor ve birden fazla emniyet başlığını kapsıyor. Öncelikli alanlarımız arasında tesislerin ve süreçlerin güvenliğini sağlayan proses emniyeti, araç kullanımı ve sevkiyat süreçlerini kapsayan yol emniyeti ve bireysel önlemleri içeren kişisel emniyet bulunuyor.
Bu çerçevede üretim, bakım ve sevkiyat ekipleriyle yoğun bir şekilde çalışıyoruz; ancak ofis çalışanlarımızı da süreçlerin dışında bırakmıyor, onları da emniyet kültürünün aktif bir parçası haline getiriyoruz. Air Liquide’de İSG, tüm birimleri kapsayan bir koordinasyonla yürütülüyor.

Son yıllarda Air Liquide’de iş sağlığı ve güvenliği adına hayata geçirilen en önemli uygulamalardan birkaçını bizimle paylaşır mısınız?

2024 başında proses emniyeti kapsamında “Emniyet İçin Önemli Ekipmanların Denetimi” uygulamasını hayata geçirdik. Bu süreçte sahadaki bulguların tespitiyle birlikte, çalışanlarla birebir temas kurarak eğitimler düzenliyor ve gelen soruları anında yanıtlıyoruz. Gelen geri bildirimler, bu yaklaşımın sahalarda önemli bir fark yarattığını gösteriyor.
Bunun yanında, “Emniyetli İş İzni” sürecimizi standardize ederek dijital ortama taşıdık; tüm süreçlerimizde olduğu gibi dijitalleşmeye büyük önem veriyoruz.
Son olarak, hem çalışanlarımızın hem de tedarikçilerimizin aktif kullandığı “HSE on Air” mobil uygulaması ile sahadan gelen emniyet geri bildirimlerini sistematik şekilde topluyor ve yönetiyoruz. Bu uygulama, Air Liquide Türkiye’ye özgü önemli bir gelişim örneği oldu.

Günümüzde İSG alanında en çok dikkat edilmesi gereken konu başlıkları sizce hangileri?

Teknoloji ilk akla gelen başlık. Teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte otomasyon sistemleri yaygınlaştı; Air Liquide’de de hem sistem hem üretim otomasyonları aktif olarak kullanılıyor. Bu durum, tesislerin az sayıda kişiyle yönetilmesini sağlarken, tekli çalışma riskini de beraberinde getiriyor. Sahada yalnız çalışan bir kişinin başına bir şey geldiğinde müdahale etmek zorlaşabiliyor ve bu, İSG açısından kritik bir risk oluşturuyor.
Bir diğer önemli başlık ise pandemi sonrası artan evden çalışma modeli. Haftalık bazda evden çalışma imkânı sunduğumuz Air Liquide’de, artık ev ortamlarının da iş sağlığı ve güvenliği standartlarına uygun olması gerektiğini göz önünde bulunduruyoruz. Bu iki başlık, günümüzde İSG kapsamının önemli ölçüde genişlemesine neden oluyor.

Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği konularına aktif katılımını sağlamak için neler yapıyorsunuz?

Çalışanların, tedarikçilerin ve müşterilerin İSG süreçlerine aktif katılımını sağlamak için farklı yöntemler kullanıyoruz. Öncelikle, çeşitli eğitimler ve toplantılar düzenleyerek bilinç seviyesini artırıyor, bu ortamlarda doğrudan geri bildirim alıyoruz.
“HSE on Air” mobil uygulamamızla da sahalardaki emniyetsiz durumları anlık olarak raporlatıyoruz. Tüm çalışanların aktif kullandığı bu platform sayesinde gelen bildirimleri hızlı ve sistematik şekilde yönetebiliyoruz.

Sahadan gelen geri bildirimleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Vaka örneği verebilir misiniz?

Sahadan gelen bildirimleri öncelikle ilgili sorumlu kişiye iletiyor, ardından periyodik toplantılarla takibini yaparak en kısa sürede kapatmaya çalışıyoruz. Süreç tamamlandığında, bildirimi yapan çalışana mutlaka geri dönüş yapıyoruz. Katılımı artırmak için bu adımı hiçbir zaman atlamıyoruz. Örneğin, sahadaki bir arkadaşımız emniyet ekipmanında bir arıza, oluşan bir çukur ya da kaygan bir merdiven gibi riskli durumları bildirebiliyor. Yılda 600 ila 800 arasında bunun gibi emniyetsiz durum bildirimi alıyoruz. Bu bildirimlerin yalnızca dörtte birini bile çözüme kavuşturmak, iş kazalarının önlenmesinde büyük fark yaratıyor.

Kaza piramidi modelinde de olduğu gibi; ne kadar çok emniyetsiz durumu erken aşamada tespit edip giderirsek, ciddi kazaların yaşanma riskini o kadar azaltmış oluyoruz.

HSEQ Direktörü olarak bu alanda çalışmaktan sizi en çok motive eden nedir?

Bu işin en sevdiğim yanı değişken ve dinamik bir yapıya sahip olması. Rutin işler bana göre değil; iş sağlığı ve güvenliği de sürekli yenilik ve gelişim gerektiren bir alan. Eskiden ‘koruyucu ekipmanın takılması’ gibi daha temel konularla uğraşırken, bugün teknolojik çözümler üzerinde çalışıyoruz. Örneğin, tekli çalışma riskine karşı acil durumda sinyal gönderebilecek teknolojik saatler veya kamyonlardaki yorgunluk algılayıcı kameralar gibi projeler üzerine konuşuyoruz. İSG, sürekli güncel kalmayı ve yeni projeler üretmeyi gerektiriyor. Üstelik yaptığımız her şey insanların sağlığı ve güvenliği için; bu da işin en tatmin edici tarafı.

Kariyeriniz boyunca iş sağlığı ve güvenliği alanında gördüğünüz en önemli değişimler neler oldu?

İş sağlığı ve güvenliği alanındaki en büyük değişim, hiç kuşkusuz yapay zekâ (AI) teknolojilerinin devreye girmesi oldu. AI artık sadece veriye erişimle sınırlı değil; HSE süreçlerinde aktif olarak kullanılıyor.
Örneğin, sahalarda konumlandırılan AI tabanlı kameralar, kişisel koruyucu ekipmanların doğru kullanımını denetleyebiliyor veya acil çıkışların kapanıp kapanmadığını tespit edebiliyor. Forkliftlerin yoğun kullanıldığı alanlarda da AI destekli sensörlerle araçların hareket rotaları izlenerek kazalar önlenebiliyor.
Air Liquide olarak tesislerimizde AI kameraların kullanımına yönelik deneme ve değerlendirme çalışmalarımız sürüyor; bu alanda ilerlemek için ciddi hazırlıklar yapıyoruz.

Gelecekte İSG alanında hangi yenilikleri veya gelişmeleri bekliyorsunuz? Teknolojinin bu alandaki rolü nedir?

Önceki sorularda da belirttiğim gibi, en önemli gelişmenin yapay zekâ olacağını düşünüyorum.

Air Liquide bu gelişmelerin neresinde olacak? Uyum sağlamak için nasıl çabalar gerekli?

Bu soruya yalnızca Air Liquide Türkiye özelinde değil, Air Liquide global perspektifinden yanıt vermek gerekiyor. Yapay zekâ ve teknolojik gelişmelerin uzağında kalan firmalar, kısa sürede sistemin dışında kalacak. Bu nedenle bu dönüşümü kimse göz ardı edemez. Biz de Air Liquide olarak bu farkındalıkla hareket ediyor, sürece aktif bir şekilde uyum sağlıyoruz.

Genç profesyonellere ve bu alanda kariyer yapmak isteyenlere ne gibi tavsiyeleriniz olur?

Türkiye’de doğrudan “İSG alanında çalışacağım” diyerek ilerlemek kolay değil; bu nedenle hem teknik hem de sosyal becerilerin geliştirilmesi gerekiyor. İSG ekipleri her zaman destek rolünde olduğu için, insan ilişkileri kuvvetli ve iletişimi güçlü kişiler bu alanda her zaman bir adım önde başlıyor.
Teknik tarafta ise, farklı iş deneyimleri edinmenin vizyonu genişlettiğine inanıyorum. Üniversite yıllarımda farklı sektörlerde çalışarak olaylara daha geniş bir perspektiften bakmayı öğrendim. Gençlere yalnızca akademik eğitimle yetinmeyip çeşitli alanlarda deneyim kazanmalarını, uzmanlık sertifikaları gibi teknik eğitimlere katılmalarını öneririm.
Ayrıca, günümüzde teknolojiye ilgi duymak artık bir tercih değil, bir zorunluluk. İSG dahil tüm alanlarda teknolojiyle uyumlu olmak büyük bir avantaj sağlıyor.

Dünya İSG Günü vesilesiyle bu röportajı okuyanlara iletmek istediğiniz özel bir mesaj var mı?

Belki biraz provokatif olacak ama ben özel günleri çok sevmiyorum. Çünkü böyle günlerin varlığı, o konuda hâlâ yeterli farkındalık olmadığını gösteriyor. İş sağlığı ve güvenliği de böyle; keşke İSG Günü gibi kutlamalara ihtiyaç duymasaydık ve herkes güvenlik bilincine zaten sahip olsaydı. Ancak maalesef özellikle Türkiye’de iş kazaları nedeniyle her yıl birçok insan hayatını kaybediyor. Neyse ki, Air Liquide’de farkındalık seviyesi oldukça yüksek. Bu vesileyle herkesin bir kez daha hem kendi ortamını hem de sevdiklerinin çalışma ve yaşam ortamlarını gözden geçirmesini; bu alanların ne kadar sağlıklı ve emniyetli olduğunu sorgulamasını tavsiye ederim.

 

Son Haberlerimiz